Kim Kimdir Muğla
BİLGİ

Yalçın Çakır kimdir?

Muğla | Bilgi | Information

Who is Who
BİLGİ

Yalçın Çakır kimdir?

Muğla hastaneleri

YAŞAM ÖYKÜSÜNÜ OKUMAK İSTERSENİZ TIKLAYIN LÜTFEN

KRONOLOJİK OLARAK ÖZGEÇMİŞ AŞAĞIDA

Eğitim;

İlk okul: Cezayirli Gazi Hasan Paşa İlkokulu / Kasımpaşa
Orta okul: Levent Ortaokulu
Lise: Levent Lisesi
Üniversite: Mimar Sİnan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Ana Sanat Dalı

Çalıştığı gazeteler:

Hürriyet
Milliyet
Yeni Asır
Cumhuriyet
Karşı

Çalıştığı ajanslar:

DTPA
UHA
48 Haber Ajansı

Çalıştığı yapım şirketleri:

DTPA (Belgesel)
Senkron TV
Sinevizyon
Bersay İletişim

Çalıştığı Radyo:

Özgür Radyo

Çalıştığı televizyonlar:

Kent TV
ATV
Flash TV
Beyaz TV

Aldığı görevler;

Muhabir;

Hürriyet
Milliyet
Yeni Asır (İST)
Cumhuriyet
Flash TV
48 Haber Ajansı

İstihbarat Müdürü:

Cumhuriyet Gazetesi

Haber Müdürü / Koordinatörü:

DTPA
Eurosport Türkiye
Flash TV

Medyadaki diğer görevler:

BBC Türkçe sesli haber
DTPA kitap editörlüğü
DTPA belgesel yapımcılığı (Focus TV, Spiegel TV, ARD, ZDF, Zolcer TV)
Flash TV reality servis müdürlüğü
Flash TV RTÜK İzleyici Temsilciği
Flash TV Tanıtım müdürlüğü
Flash TV kurumsal web sitesi; kodlama, mizanpaj, grafik, içerik editörlüğü
Karşı Gazete köşe yazarlığı
Beyaz TV reality program sunuculuğu

Sunduğu TV programları;

Haber içerikli programlar;

Halkın Avukatı - Haber
Flash Ekip - Haber
Gözlem - Haber
Gerçek Gündem - Haber
Flash Tv Ana Haber Bülteni - Haber

Reality içerikli programlar;

Evlat Acısı - Reality
Evlat Hasreti - Reality
Umut - Reality
Buna da Şükür - Reality
Acı Umut - Reality
Son Çare - Reality
Yalan Yok - Reality
Yalan Testi - Reality
Yalan Makinası - Reality
Yüzleşme - Reality
Pozitif Reality - Reality
Gerçeğin Peşinde - Reality
Aradakiler - Hard Reality
Yalçın Abi - Beyaz TV - Reality

Siyasi içerikli programlar;

Karşı Karşıya - Siyasi Tartışma
Düzlem Ayna - Siyasi Tartışma
Seçime Doğru - Siyas Tartışma
Politik Reality - Siyasi Tartışma

Ekonomi içerikli programlar;

Eko Flash - Ekonomi
İş Peşinde - Ekonomi & Yaşam

Yarışma içerikli programlar;

Yıldızlar Gemisi - Yarışma (Müzik)
İzle Kazan- Yarışma (Kutularda neler var?)

Görev aldığı TV programları;

Haber içerikli;

Yıldırım Çavlı Temiz Eller - Haber
Kadir İnanır'la Böyle Gitmez - Haber
Muzaffer Baca ile Dünya Turu - Haber
Yüksek Tansiyon - Haber / Reality
Yanıt Hakkı - Haber / Reality
Kadir İnanır'la Flash Haber - Haber Koordinatörü- Haber Müdürü / Editö
Hakan Aygün'le Flash Tv Ana Haber Bülteni - Muhabir / Editör /

Reality içerikli;

Kurtar Beni - Reality - Yapımcı
Kadının Sesi - Reality - Kurgucu
Sil Baştan - Reality - Yapımcı & Kurgucu
Pes Doğrusu - İlginç videolar - Yapımcı & Kurgucu
Yasemin Bozkurt Flash TV - Reality / Magazin - Kurgucu
Düşünce Kampı - Siyasi Reality / Kurgucu
Hakan Aygün'le Yalan Testi - Siyasi Reality / Kurgucu
Dest-i İzdivaç - Reality - Proje mimarı - Kurgucu

Magazin içerikli;

Magazin Turu - Magazin - Kurgucu
Magazin Penceresi - Magazin - Kurgucu

Jüri üyeliği;

Her Cevhere Bir Altın - Yarışma - Jüri Üyesi

Gittiği kurslar;

Emrah Çelik - 3Ds Max Mimari Görselleştirme Kursu
Bülent Kalkan - 3Ds MAx Temel & İleri Seviye Görsel Eğitim Kursu

Kullandığı programlar;

Editing;

Grass Valley Edius
Photoshop
Camera RAW
Lightroom
DXO Optics Pro
Canon EOS Utility

3D;

3DS Max
Maxon Cinema 4D
Lumion
FaceGen Modeller

WEB;

Dreamweaver
HTML
CSS
Bootstrap
Banner Maker
Ulead Gif Animator

Arşiv & Data;

XMP
Photo Supreme
Media Pro

Aldığı ödüller;

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) - Haber Araştırma Dalı Yılın Gazetecisi Ödülü (12 Eylül dönemi kitaba siyasi baskı araştırma dizi yazısı)
Çeşitli üniversiteler, belediyeler, dernekler, öğrenci kuruluşları, STK'lar, DTÖ'lerden verilen ödüller.

Kitap;

Kırmızı Kedi Yayınevi - Bu Daha Başlangıç - 2013 (Gezi günlükleri)

Üyesi olduğu meslek örgütleri;

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC)
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD)
İnternet Yayıncıları Derneği (İYAD)

Özel;

Yaşamının özeti;

16 yaşında gazeteciliğe başladı. Askerliğini devre kaybı olarak Manisa Batı Kışla ve Erzurum Paşapınarı 202. Mekanize Piyade Alayı'nda tamamladı. 57 yaşında inzivaya çekildi. 58 yaşında tekrar sahalara ve gazeteciliğe döndü. Halen aktif olarak gazetecilik ve profesyonel serbest zamanlı foto muhabirliği yapıyor. Haber içerikli internet siteleri yönetiyor. Hiç bir siyasi partinin üyesi değil. Kendisi gibi gazeteci olan Ayşe Nurhan Fıratlı ile evlendi, boşandı. 1 kızları var.

Dostları / Yol arkadaşları

Charmie, Körk, Leia, Beyaz, Kahverengi, Bobo ve Tokyo adlı köpeklerle evini, kapısını, bahçesini, balkonunu yemeğini, yolunu, yoldaşlığını, sırdaşlığını paylaştı.

Luk ve Lukie adlı muhabbet kuşlarıyla aynı evde yaşadı. Tepeli adını verdiği German Kanaryası depremde öldü. Bir akvaryum dolusu balığı evinde çıkan minik çaplı yangında yüzgeçli meleklere döndü.

Anlatamadıkları / Unutamadıkları

Kendisiyle beraber mezara gidecek çok özel anlar, olaylar, görevler, çok hassas anılar, tanıklıklar, belgeler, bilgiler... Yalçın Çakır'ın en temel gazetecilik düsturu şudur;

"Sır sırdır. Söz sözdür. Sırrını tut, sözünü yeme... 'Off the recort'sa öyle kalmalıdır."

Hani derler ya, "Anlatsam roman olur"... Yalçın abi de der ki, "konuşsam darbe olur!.."

Kalın sağlıcakla...


MÜCADELELERLE DOLU BİR ÖMÜR

Hep aykırı oldu, hep aykırı durdu. Doğruya doğru, eğriye eğri dediği için, "dönek" de ilan edildi, "kahraman" da. Yediği yemeğin, içtiği çorbanın, kaldığı tatil köyünün reklamını yapıp bedavadan yaşayıp, kesesini dolduran, kooperatif zengini, sözde, "solcu", sözde, "komünist", sözde, "ülkücü", sözde "devrimci", sözde "milliyetçi" onlarca omurgasız meslektaşına inat yazdıkları, sundukları, konuştuklarıyla dostu "az", düşmanı, "çoklar" arasında sayıldı hep.

Aykırı kişiliği hep öne çıktı, başını ağrıttı, uzak durulmasına neden oldu.İnsan hakları, işkence, taciz, tecavüz, imtiyaz, eğitim, rüşvet, makam gücüyle şiddet, faili meçhul cinayetler, kılık/kıyafet, özel yaşama müdahale, başörtüsü, seçilmişlere rütbe gücüyle ayar verilmeye kalkışılması vb. konularda öyle çıkışlar yaptı ki neredeyse tüm çıkar amaçlı sürülerden uzaklaştırıldı. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az. Okumak isteyenlere bir ömürün özeti aşağıda;

Herşeyi bırakıp çekti, gitti!...

O reality denen tarzı Türkiye'de ilk kez ekrana getiren isim. Yolda yürüyemeyecek kadar büyük şan ve şöhrete sahip olmuş bir fenomen. Dile kolay yaklaşık 26 sene,, Ülkenin tüm sorunları, sorunluları, akıllısı, delisi, takıntılısı, manyağı, acı çekeni, aşığı, piskopatı, yüreği yananı ağırladı, dinledi, dinledi, dinledi.

Binlerce kayıp buldu, yüzlerce cinayetin çözülmesine vesile oldu, kavuşturdu, buluşturdu... Bu kadar uzun süreli bir içerik bombardımanının ardından beyin bitti, sabır tükendi, kahır arttı. Empati yaşam felsefesi olan Yalçın Çakır başkalarının dertlerini içine ata ata, sıkıntılarını katlaya katlaya sonunda ekran, şan, şöhret üçlemesinden kaçtı, gelen tüm tekliflere kapıları kapatıp o yıllarda sakin olan Ege'nin bir kıyı mahallesinde (Gümüşlük) rehabilitasyon sürecine girdi.

Bunca yıllık şan ve şöhrete karşın en dip sınırdan aldığı emekli maaşı nedeniyle kirada oturduğu ev satılınca Ege'nin kıyılarında yaşama hayalleri "kök maaşa" takılıp kaldı. O da biriktirdiği dostluklarına sarıldı. Bu kez rota ormanı, suyu, havasıyla ona iyi gelen Kavaklıdere ilçesinin Menteşe Mahallesiydi. Şimdilerde (2024) yol arkadaşı Tokyo (köpek arkadaşı) ile birlikte yaşıyor. Çalışıyor, koşuyor, uğraşıyor. Habere gidiyor, muhabirlik yapıyor. Habercilik faaliyetlerini kendisine ait 2 (toplamda 8) ana haber portalında sürdürüyor.

https://www.48haber.com.tr/

https://www.gumuslukrehberi.com/

İstanbul'un Eyüp'ü

1961 senesinde İstanbul Eyüp'te Çankırı Atkaracalarlı bir anne ve Giresun Alucralı bir babanın evladı olarak dünyaya geldi. Mesleği şoförlük olan bir baba ile terzilik okulu mezunu bir annenin 3 çocuğundan biri olarak bebekliği Aksaray Taş Mektep'deki lojmanda geçti. İlk öğrenimini İstanbul Beyoğlu ilçesi Kasımpaşa mahallesi Cezayirli Gazi Hasanpaşa İlkokulu'nda tamamladı.

Yalçın Çakır bebeklik, 1961 - Arşiv - 48 Haber Ajansı

Yalçın Çakır bebeklik, 1961 - Arşiv - 48 Haber Ajansı

Babasının işi gereği taşındıkları İstanbul Beşiktaş ilçesi Etiler Mahallesi Ulus semtinde ilk gençliğini yaşadı. Ortaokulu şimdiki adı Etiler olan Levent Oraokulu, Liseyi de şimdiki adı Etiler olan Levent Lisesi'nde okudu. Babasının görev yaptığı Ulus semtindeki "Basın Sitesi" adından da anlaşılacağı üzere "basın mensupları kooperatifi" idi. Kimler yoktu ki; İlhan Selçuk başta olmak üzere Bab-ı Ali'nin efsane gazetelerinin efsane yöneticileri, muhabirleri, foto muhabirleri, yazarları, çizerleri, baskı ustaları hep bu sitede oturuyordu. Cumhuriyet, Tercüman, Hürriyet, Milliyet, Son Havadis ve diğer gazetelerin tüm önemli isimleriyle bir arada yaşadı yıllarca.

Yalçın Çakır, Levent Lisesi (Şimdiki Etiler Lisesi), 1977 - 48 Haber Ajansı

Yalçın Çakır, Levent Lisesi (Şimdiki Etiler Lisesi), 1977 - 48 Haber Ajansı

Boks ve şipşakçılık

Lise yıllarında sık sık yaşanan gözaltına alınma olaylarına çare olarak ailesi tarafından spora yönlendirildi. Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nde Yurdakul Güleren'in eğitmenliğinde 3 yıla yakın boks çalıştı. Bir yandan da fotoğrafa yönelince babasının desteğiyle satın aldığı, o yılların en popüler fotoğraf makinelerinden olan Asahi Pentax Spotmatic SLR vidalı objektifli 35 mm (full frame) fotoğraf makinesiyle çevredeki okullarda fotoğraf çekip harçlığını çıkarttı. Aynı dönemde Tarabya'da piyanist şantörlerin sahne aldığı müzikli tavernalarda, "şipşakçılık" olarak adlandırılan fotoğrafçılık yaptı. Nikah dairelerinde de hem fotoğraf çekip hem de karanlık odalarda çalıştı ve harçlığını kazandı.

Yalçın Çakır, şipşakçılık yılları, arşiv - 48 Haber Ajansı

Yalçın Çakır, şipşakçılık yılları, 1977, arşiv - 48 Haber Ajansı

Kanlı 1 Mayıs'ta sahada olmak

1977 1 Mayısında; katliamın yaşandığı, faili meçhul cinayetlerin işlendiği "Kanlı 1 Mayıs"ta elindeki fotoğraf makinesi ve 50 mm f: 1.8 objektifiyle tamamen gönüllü ve "kaçak" olarak Taksim'deydi. Ne muhabirdi ne de foto muhabiri. Biraz eylemci, biraz maceracı biraz da fotomuhabiri olarak keşfedilme hevesiyle düşmüştü yollara. Zincirlikuyu'dan başlayıp Beşiktaş'a oradan da Taksim'e varan yürüyüş sırasında fotoğraf çekmiş, Taksim'de çınlayan silah sesleriyle birlikte Kazancı Yokuşundan aşağıya ilk kaçanlar arasında yer almıştı. Korkudan ve heyecandan altına işemişti.

Babası da Taksim'e gidecekler arasındaydı. Bir sendika kolunda yürüyecekti. Ve tek oğlu olan Yalçın Çakır'ı ısrarla uyarmış, "Taksim'e gitmeyeceksin" demişti. Dinlememiş gitmiş sonunda da korkudan, heyecandan altına işemişti tabana kuvvet kaçarken. Ertesi gün gazetelerdeki fotoğrafları görünce gerçek fotomuhabirlerinin aldığı riski de anlamıştı, kaçarak neleri kaçırdığını da. Çok pişman olmuştu kaçtığına. Üstelik babasından da haber alamıyorlardı. Sağ mı, ölümü bilmiyorlardı. Babası bir gün sonra akşam üstü işyerine döndüğünde ayaklarını yere zor basıyordu. Yardım için babasının ayakkabılarını ve çoraplarını çıkartığında anladı ki babasını da falakaya yatırmışlardı, Sansaryan'da...

Şimdiki gibi "çek çek, beğenmediğini sil" gibi bir lüksü yoktu foto muhabirleri ya da gazetecilerin. Film pahalıydı bu nedenle en iyi kadrajı yakalayıp, en iyi kareyi, en iyi manuel ayarlamalarla çekmek zorundaydılar. Çünkü ancak "en iyi" olan fotoğraf sayfaya girer ve altında da imzanız yer alırdı. Fotoğraf makineleri manuel ayarlı, ebjektifler manuel netlemeliydi. Enstantane ile diyafram ilişkisi de manueldi. ISO'ya ASA'ya göre tam bir kombinasyonu saniyeler içinde sağlayıp en doğru sonucu almanız gerekiyordu. işte bunu iyi yapanlar da iyi foto muhabirleriydi. Hayrandı onlara. Oturduğu sitede gördükçe yanlarına gider sorular sorardı. Örneğin komşuları olan Ali Bostancıoğlu vardı Milliyet Gazetesi foto muhabiri. Kocaman, uzun, altında silah kabzası gibi tutacağı olan ve bildiğiniz silah tetiği gibi deklanşörü bulunan bir telefoto objektifi vardı Ali abisinin. Rüyalarına giriyordu o objektif.

İlk muhabir kimliğini 1977'de aldı

O yıllarda gazetecilik "itibarlı", "saygın", "ayrıcalıklı" bir iş koluydu. ilkeleri bulunan ve o ilkelerin gerçek basın ustalarınca ve hatta gazete sahiplerince (işveren) sıkı sıkı korunduğu/sahip çıkıldığı/kontrol edildiği "gazetecilik"le 1977 senesinde tanıştı. Hürriyet Gazetesi'nin İstanbul bölge eki için çıkan "Gözlemci Muhabir" ilanını yanına alıp gazete binasının Bab-ı Ali'nin göbeğine açılan kapısından içeri girdiğinde daha 16 yaşındaydı.

1970 yılında Hürriyet Gazetesi'nin açtığı sınavda 3 bin kişi arasından muhabir olmaya hak kazanan 3 kişiden biri olan koca koca gözlüklü usta gazetecilerden Uğur Cebeci'nin avucuna doldurduğu 5-6 rulo 35 mm siyah beyaz film ve üzerinde "Gözlemci Muhabir" yazan sarı renkli kartona basılı, daktilo ile adı yazılmış kimlikle sokaklara geri döndü. O gün, bu gündür neredeyse yarım yüzyıldır sokaklarda haber peşinde Yalçın Çakır.

Yalçın Çakır 1986 yılı seçim sonuçlarını alıyor, arşiv - 48 Haber Ajansı

Yalçın Çakır 1986 yılı seçim sonuçlarını alıyor, arşiv - 48 Haber Ajansı

"Alaylı gazeteci" ve "stajyer muhabirlik" dönemi

1980 darbesi öncesi bir yandan okuyup, bir yandan çalışırken bir yandan da eylemlerde sık sık gözaltına alınması, kavga ve benzer olaylara karışması, sıkı yönetim ve sokağa çıkma yasağı uygulamalarında eve geliş gidişlerinin azalması üzerine babası bir gece onu takip edip, duvarlara slogan yazarken yakaladı ve biraz da "çekiştirerek" eve getirdi. Kapının önünde annesine duyurmadan uzun uzun insan hayatının ne kadar ucuzladığını, silahlı eylem, çatışma ve siyasi amaçlı cinayetlerin ne kadar arttığını, ailenin tek erkek evladı olarak daha düşünsel eylemlere yönelmesi gerektiğini anlattı. Ama nafile. Kadıköy'deki bir yürüyüş sonrası kafası gözü patlak, dayak yemiş (ama kendisine göre bir güzel de dayak atmış) halde babasının iş yerine dönünce işin rengi de değişti. Onu hep koruyup, kollayan, kol kanat geren babası aynı sitede oturdukları Milliyet Gazetesi'nin efsane gece muhabiri ve gece haber sorumlusu Seracettin Zıddıoğlu ile görüşerek gazeteye "çıraklığa" yani "alaylı stajyerliğe" adım atmasını sağladı.

1978 yılında kapısından adım attığı Bab-ı Ali'nin (Cağaloğlu) efsane Milliyet Gazetesi'nde her yeni başlayanda olduğu gibi gece çalışıyordu. Polis muhabiriydi. Telsiz dinleme cihazından (scannerinbüyük babası) polis, itfaiye, zabıta, belediye anonslarını dinleyip, diğer gazetelerin gece muhabirleriyle paslaşarak, paylaşarak yangın, cinayet, kaza, baskın, cemiyet haberleri ve diğer ne varsa gidiyorlardı. O yıllarda "magazin gazeteciliği" diye ayrı bir branş yoktu ve ağırlıklı sosyetenin, iş dünyasının etkinlik haberlerine "cemiyet haberleri" deniyordu.

Ustaların arasında

Meslekte bir ömür sürecek ve hala da süren öğrenme sürecinin ilk okulu olan Milliyet Gazetesi'nde Aydın Candabak, Coşkun Aral, Savaş Ay, Namık Koçak, Pınar Türenç, Halit Çapın, Erhan Akyıldız, Vasfiye Özkoçak, Metin Özyıldırım, Özer Oral, Bahattin Şenol gibi ustalarla tanıştı ve onlardan muhabirlik adabını, hassasiyetlerini, inceliklerini, haber kaynağıyla mesafe ilişkisini, kurum içi saygıyı, kıdemin önemini, haber araştırmanın / doğrulatmanın yöntemlerini, ketumluğun ve sır tutmanın önemini, haber kaynağına karşı dürüstlüğün anlamını, haber yazmanın, başlık, alt başlık, spot çıkartmanın ve haber özetlemenin incelik ve kurallarını öğrendi.

Yalçın Çakır muhabirlik yılları, arşiv - 48 Haber Ajansı

Yalçın Çakır muhabirlik yılları, arşiv - 48 Haber Ajansı

Haber fotoğrafçılığını gerçek ustalarından keşfetti. Yalçın Çınar, Garbis Özatay, Hüseyin Kırcalı, Ali Bostancıoğlu, Hakkı Yalçın, Fikret Ay, Erdoğan Köseoğlu, Ender Erkek gibi isimlerden kadraj aldı, bakış açısını, manuel makinelerle nereye kadar nelerin yapılabileceğini, ışık ve pozlama oyunlarıyla flaş olmadan çekim teknikleriyle ASA, ISO katmalarının sonuçları ve telafi yollarını öğrendi. Örneğin şimdi 10 binlerin üzerinde seyreden enstantane hızları o yıllarda 500'ler civarındaydı, 1000 enstantene lükstü. Bu enstantane, obtüratör hızları ve düşük diyafram açıklığına sahip lenslerle üstelik de düşük ışık koşullarında at yarışı, futbol karşılaşması, otomobil yarışı çekmenin ve karanlık oda aşamasında düzeltmelerin/müdahalelerin tekniklerini kaptı.

Cumhuriyet ve sonrası

Milliyet Gazetesi'ndeki 4 yıllık macerası sonrası Yeni Asır'ın İstanbul ofisinde kısa süreli gece muhabirliği ardından İlhan Selçuk vasıtasıyla Cumhuriyet Gazetesi gece muhabirliği hayatı başladı. 12 yıl çalıştığı gazetede bir dönem İstanbul İstihbarat Servisi Şefliği görevini de yürüttü. Cumhuriyet Gazetesi'ndeki kadroyu yazmakla buraya sığdıramayız. Her biri mesleğin erbabı yazar, muhabir, yazı işleri, haber merkezi, istihbarat servisi, ekonomi, kültür/sanat, dış haberler müdürleri, genel yayın yönetmenleriyle çalıştı. Şöyle bir düşünün ki, düzeltme servisi şair ve yazarlardan oluşan bir gazetede mesleğini geliştirdi.

Fotoğraflar, dizi yazılar, seri röportajlar, inceleme-araştırma dosyaları, "Yılın Haber Araştırma Ödülü" de dahil onlarca başarı belgesi. Uğur Mumcu ve İlhan Selçuk gibi büyük ustaların köşe yazılarında yaptığı işlerle adının anılması ve diğer onur verici, gurur verici "ilke", "dürüstlük", "doğru", "yansız" habercilik tecrübeleriyle pişti, kavruldu, deme geldi.

Yalçın Çakır, Cumhuriyet Gazetesi, Cağaloğlu - Arşiv - 48 Haber Ajansı

Yalçın Çakır, Cumhuriyet Gazetesi, Cağaloğlu - Arşiv - 48 Haber Ajansı

Tüm bunlar olurken meslekdaşı olan Nurhan Fıratlı ile bir evlilik yaptı. Nişanına, düğününe dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, siyasi parti liderleri, milletvekilleri, belediye başkanları, iş insanları katıldı, tebrik mesajları (o yıllarda telgraf) gönderdiler. Bu evlilikten "yaşama sebebim" dediği bir kızı oldu. Adını Çisil koydular. Sonra boşandılar ve dostluk, arkadaşlıklarını, mesleki dayanışmalarını korudular, sürdürdüler, sürdürüyorlar.

"İstanbul'un çöpü, çamuru, çukuru..."

Kısa bir süre Nurettin Sözen'in İBB Başkanlığı döneminde basın danışmalığı görevinde bulunan Yalçın Çakır daha sonra Türkiye'de yurt içinden yayın yapan ilk özel televizyon kanalı olan Flash TV'de çalışmaya başladı. "Halkın Avukatı" adlı programla ekranlarda ilk kez boy gösterdi Yalçın Çakır. TRT'den sonra normal anten ve o yıllarda çok da yaygın olmayan çanak antenle izlenebilen ilk özel televizyon kanalında bir anda şöhrete ulaştı. Artık heryerde tanınıyor ancak "avukat" olarak biliniyordu. Programın adı "Halkın avukatı" olunca adı da avukata çıkmıştı yani. Çizmeleri giyiyor eline mikrofonu alıp kentin sorunlu hangi bölgesi varsa oraya gidip sorunu yerinde inceliyor, vatandaşların sıkıntılrını röportajlarla kayıt altına alıyor, ardından da aynı çizmeli, çamurlu ayaklarla yerel yöneticini makamına gidip sorunları aktarıp söyleşi yapıyor ve sorunların sebeplerini de ekrandan aktarıyordu programında. Çok tutmuştu, "Halkın Avukatı..." Tekti. Alternatif yoktu, TRT'nin yapacağı işler de değildi böyle içerikler.

Erdoğan'ın İstanbul adaylığı

Yalçın Çakır, "Halkın Avukatı" programını stüdyoda değil sokakta üretiyordu. Kentin kenarlarında geziyor, gelen ihbarlara göre de yön belirliyordu. Kendi ürettiği slogan olan, "Çöp, çamur, çukur" özellikle kentin varoşlarında yaşayanların da en büyük sıkıtılarını özetliyordu aslında. Yalçın Çakır sokağa çıkıp kentin, vatandaşların, yerel yöneticilerin sorunlarını ve çözüm önerilerini ekrana taşırken 1994 yerel seçimleri geldi çattı. İstanbul'da Recep Tayyip Erdoğan, İBB Başkanlığına Refah Partisi'nin adayı olarak katılıyor ve bir daha seçim kaybetmemek üzere siyaset sahnesine çıkıyordu. Karşısında SHP'den Zülfü Livaneli, ANAP'tan İlhan Kesici, DYP'den Bedrettin Dalan ve diğer siyasi partilerin adayları vardı.

27 Mart 1994 yerel seçimleri

27 Mart 1994 yerel seçimleri, arşiv - 48 Haber Ajansı

Seçimi %25,19 oy oranıyla birinci tamamlayan ve İBB Başkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, Yalçın Çakır'ın programının sloganı olan, "Çöp, çamur, çukur" üçlemesini propagandalarında, kürsülerde, konuşmalarında seneler boyu kullanacaktı. Hatta Cumhurbaşkanlığı seçimleri, referandum kampanyalarında bile o sloganı tekrarladı.

O sloganın öyküsü...

Yalçın Çakır edindiği gazetecilik tecrübesiyle tüm seçilmiş ve atanmışlara "siz" diye hitap eder, hiç bir zaman "başkanım" demez, "Sayın başkan" demeyi tercih ederdi. O'na karşısındaki kim olursa olsun "eşit mesafede durması" öğretilmişti. Aksi durumda, "tarafsızlığını yitireceği" öğretilmişti. Bu da en temel gazetecilik kuralının ihlali demekti. Bu anlamda ekranda program yaparken, gazetecilik mesleğini icra ederken hiç bir işi "birisi ya da birileri için" yapmadı, "Yaranmak", "yanaşmak", "pohpohlayarak çıkar sağlamak" yoktu kitabında. Böyle yapanlara, yaşayanlara karşı en baştan antipati duydu ve vücut diline, konuşmalarına, ses tonuna yansıdı bu hoşnutsuzluğu. Bu nedenle de pek sevilmedi, çok sevilmedi, oyun bozan olarak görüldü. "Çöp, çamur, çukur" sloganı da aynı mantıkla üretilmiş salt gözlemlere dayanarak ekranlarda söylenmişti. Vatandaşın sıkıntısı neyse Yalçın Çakır'ın söylemi de oydu...

Ömer Göktuğ'un ilginç yorumu

Eski Flash TV'nin sahibi rahmetli Ömer Göktuğ 1994 seçimlerinden yıllar sonra (2016) kaleme aldığı o zamanki Flash TV resmi web sitesinde yayınlanan köşe yazısında, "Tayyip Erdoğan'ı İstanbul'a başkan yapan" haberler yorumu yapacaktı. Yalçın Çakır'ın "çöp, çamur, çukur" üçlemesinden yola çıkarak..

Ömer Göktuğ köşe yazısı, Destur - 08 Ocak 2016

Ömer Göktuğ köşe yazısı, Destur - 08 Ocak 2016

Ömer Göktuğ köşe yazısı, Destur - 08 Ocak 2016 - Detay

Ömer Göktuğ köşe yazısı, Destur - 08 Ocak 2016

Onlarca yılla yargılandı

Ana haber sunuculuğu, Yılmaz Tunca ile sabah haberleri ortak sunuculuğu, politika programları, ülkenin o dönem en sert içerikli siyasi tartışma, hak ihlalleri içerikli programlarını da sunan Yalçın Çakır onlarca yıl hapis cezası istemli davalarda yargılandı. Üstelik bu içerikleri ekrana taşırken "hak ihlaline uğrayanların" siyasi kimlikleri, inançları, söylemlerine bakmadan sadece ve sadece "insan hakları" ve "düşünce özgürlüğü" ilkelerini göz önüne aldı.

Cezaevlerine düzenlenen "hayata dönüş" operasyonlarında onlarca kişinin ölmesine/öldürülmesine karşı çıktı. Konuk aldığı siyasilerle, işkencelerden geçirilmiş tutuklularla, zanlılarla birlikte program yapıp belge-bilgi paylaştığı için yargılandı. Kapatılan radyolar, susturulan gazeteciler, toplatılan kitap ve dergilerin yayıncılarını programlarına taşıdığı için de hem övüldü hem de sözde demokratlarca mecazi anlamda bol bol dövüldü.

Dönemin komutanları karşısında esas duruşa geçen medya yöneticilerine, medya patronlarına, durumdan vazife çıkartan emir eri kılıklı sözde demokratlara ve sözde insan hakları savunucularına yaptığı programlarda hep aynı çağrıyı yaptı;

"Güçlünün değil mazlumun, ezenin değil ezilenin yanında olun. Her kim olursa olsun, sandıktan seçilerek gelene bir başkasının parmak sallayarak tehdit etmesine izin vermeyin, onaylamayın. Göz yummayın. Susmayın. Sustukça sıra size gelecek..."

Bu sözleri, iş görüşmesine gittiğinde yüzüne vuruldu, ima edildi. Ama o hep şunu söyledi, göğsünü gere gere;

"Benim meslek ilkelerim nedeniyle üstüm çizilirse dönüp gazeteciliğe sıfırdan başlarım. Ama sizler alıştığınız sıcak koltukları terk edemezsiniz. Farkımız bu..."

Yalçın Çakır, Düzlem Ayna Programı, arşiv - 48 Haber Ajansı

Yalçın Çakır, 2004, Flash TV program sunumu - arşiv - 48 Haber Ajansı

İkna odaları

Başörtüsü takan öğrencilerin odalara sokulup baş örtülerini çıkartıp okula öyle gelmeleri konusunda ikna amaçlı konuşulduğu ve üstelik bu eylemlerin kamera kaydı altında yapıldığı iddialarına ekrandan ilk tepki veren de o oldu. O öğrencileri buldu, programına çıkarttı, konuşturdu. O üniversitenin yöneticisi Prof. Dr. Nur Serter'i programa davet etti. Serter'e de yanıt hakkını noktasına, virgülüne dokunmadan sonuna kadar kullandırttı. O odalarda kamera kaydı yapıldığı iddialarının doğru olup olmadığının peşine düştü. Eğer doğruysa kişinin rızası olmadan yapılan bu kayıtlar insan haklarına aykırıydı ve amaç nerdi? Fişleme mi yapılıyordu? Ve var olduğu iddia edilen o kayıtları araştırırken "ağır" tehdit edildi.

Yalçın Çakır haber sunumu, arşiv - Eski Flash TV

Karşı Karşıya programı, 2003 - Şevki Yılmaz, Oral Çalışlar - (Yalçın Çakır ortada) Flash TV

Yılın Haber Araştırmacı Gazetecisi" ödülü

Peki ne oldu?

Ona (şimdi aramızda olmayan) idolü olan, örnek aldığı bir meslek büyüğünün buz gibi bir Ankara gecesinde yolda yürürken söylediği gibi oldu;

"Bizler hancıyız onlar yolcu. Kimler geldi, kimler geçti. Sakın eğilme, kalemini satma, meslek onurunu ve kendi onurunu koru. Yanlışa her zaman yanlış de. Gerçeği de sakın değiştirme..."

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD)'den "Yılın Haber Araştırmacı Gazetecisi" ödülünü kazandıran bir dizi yazısı araştırması için Ankara'daydı. "12 Eylül dönemi kitaba siyasi baskı" üzerine bir çalışmaydı. Darbeci faşistlerin cemselerde yazarları katlettirdiği, aydınları küflü koğuşlarda çürüttükleri, "bir sağdan, bir soldan" diyerek gencecik canları yok ettikleri o karanlık dönemlerde yayıncılığın ve yayıncıların yaşadıklarını araştırmış, bu dizi yazısı da çalıştığı gazetede yayınlanmıştı.

Bu örnekleri neden seçtik?

Bu örnekleri neden mi verdik. Çünkü Türkiye tarihinin en önemli dönüm noktaları bu olaylar. Ve Yalçın Çakır da gazeteci, köşe yazarı, kitap yazarı, tv sunucusu, programcısı ve yorumcusu olarak o dönüm noktalarının aktörlerinden biri oldu, canlı tanığı oldu. Şöyle der Yalçın Abi yetiştirdiği gençlere;

"Gazeteci tarihin hafızasıdır..."

"Ayarı bozulmuş" bir "ünlü" ve "fenomen!.."

Rahmetli olan iş vereni, eski Flash TV'nin Yönetim Kurulu Başkanı, iş insanı Ömer Göktuğ'un, "çok zor bir adamsın. Bıktım seninle uğraşmaktan" diye şakayla karışık uyardığı ancak hiç bir zaman "yayınına müdahale etmediği", Yalçın Çakır bir gün geldi tüm bu gazetecilik geçmişini unutturacak adımı atmak zorunda kaldı.

Reality türüyle Türkiye'de ilk kez denenecek bir formatla program Türk televizyon tarihinde ilk kez eski Flash TV'de yapıldı. Yalçın Çakır programın yapımcılığını ekibiyle birlikte üstlenecekti. Aile sorunları, çaresiz, çözümsüz kalan konular, kavuşamayanlar, kayıplar, çözümlenememiş cinayet dosyaları ve yardım... Bu başlıklarla içeriği oluşturulan programın adı, "Umut"du. Sunucusu da Yalçın Çakır'ın çok sevdiği, saydığı ağabeyi Aykut Oray dı. Aykut Oray'ı kanal yönetimine Yalçın Çakır önermiş hemen kabul görmüştü. Proje tuttu. Çok konuşulur oldu. Başvularda rekor sayılara ulaşıldı. Ancak bir süre sonra Oray'la yollar ayrıldı ve kanalın sahibi Ömer Göktuğ, Yalçın Çakır'ı çağırıp, "Bu işi sen açtın başımıza sen sunacaksın" dedi ve noktayı koydu. Sonrası malum. O programlar farklı isimlerle çeyrek yüzyıla yakın bir süre de devam etti.

Medya; Yalçın Çakır'ın, "Yalçın Abi"ye dönüştüğü realty dönemini çok sevdi. Yazdılar, çizdiler, konuk ettiler, alıntıladılar, alay ettiler, dalga geçtiler, bazen de alkışladılar. Çerezlik, "dışı hoş, içi boş" içeriklerle yayın yapan meşhur programcılar Yalçın Abi'yi konuk olarak almak için yarıştı, sıraya girdi. Sonunda da ortaya önce "ayarı kaçmış" içerikler sonra da "ayarı bozulmuş" bir "ünlü / fenomen" çıktı;

Yalçın Çakır, reality sunumu - Arşiv - 48 Haber Ajansı

Yalçın Çakır, reality sunumu - Arşiv - 48 Haber Ajansı

Köşe yazıları, sinema filmi, tiyatro

Ömrü kısa olan bir gazetede köşe yazıları yazdı. Çeşitli dergi ve yayın organlarında da konuk yazar olarak yazılar yazdı ya da yazıları alıntılandı.

Bol ödüllü Araf adlı sinema filminin ana senaryosu Yalçın Çakır ve programı üzerineydi. Usta yönetmen Zeynep Ustaoğlu'nun daveti üzerine o filmde küçük de bir rolü oldu.

Araf Film seti

Zeynep Ustaoğlu'nun Araf filmi seti, arşiv - 48 Haber Ajansı

Behzat Uygur ve Süheyl Uygur kardeşlerle, Okan Bayülgen'in yapımcılığında TV8'de yayınlanan "Benimle Oyrnar mısın" adlı programda bir kaç bölüm amatör oyunculuk denedi.

Süheyl Uygur, Behzat Uygur, TV8 - Tiyatro

Süheyl Uygur, Behzat Uygur, TV8 - Tiyatro - Arşiv - 48 Haber AJansı

Kitabı yayınlandı; "Bu daha başlangıç..."

Yalçın Çakır 60'ı aşan ömrüne, 40 yılı geçen meslek yaşamına bir de kitap sığdırdı. Gezi olaylarında 4 aya yakın 7/24, günlerce eve gitmeden sokaklardaydı. Videolar çekti, fotoğraflar çekti, notlar aldı, gözlemler yaptı ve ortaya Kırmızı Kedi Yayınevinden yayınlanan, "Bu Daha Başlangıç" kitabı çıktı.

Bu Daha Başlangıç kitabı - Kırmızı Kedi Yayınevi, arşiv - 48 Haber Ajnsı

Bu Daha Başlangıç kitabı - Kırmızı Kedi Yayınevi, arşiv - 48 Haber Ajnsı

Şimdi mi?

Şimdi uslandı biraz :) Koşuyor ama daha sakin ve akıllıca, çomak sokacak arı kovanlarını araya araya, sahada ve sokaklarda haber peşinde yine. Tanınmamak için sakal da bıraktı ve iyice de aklandı, paklandı. Yani başa döndü, muhabirliğe başladı seve seve, sevine sevine. Nerede mi? Haber nerede, o orada...

Küçük notlar;

Yalçın Çakır haber peşinde, kolaj - 48 Haber Ajansı

Yalçın Çakır haber peşinde, kolaj - 48 Haber Ajansı

- 30 yıla yakın süre hiç bir 1 Mayıs'ı odasından, televizyondan izlemedi. Sahada, eylemde, gazın müdahalenin arasında fotoğraf çekerek, canlı yayınlara bağlanarak izledi.

- Nerdeyse son 4o yılın tüm büyük olaylarında, olayın gerçekleştiği yerlerde sahadan gelişmeleri takip etti, yazılar yazdı, haberler yaptı, fotoğraflar çekti.

- Defalarca ölümden döndü. Saldırya uğradı. Cop da yedi, dayak da. Mermilerden korunmak için siper de aldı, çatışmaların göbeğinde de kaldı.

- Haber fotoğraflarını görmek isterseniz TIKLAYIN

- Blog yazılarını okumak isterseniz TIKLAYIN

- Muhabirlik videolarını görmek isterseniz TIKLAYIN

- Kişisel fotoğraflarını görmek isterseniz TIKLAYIN

- Hakkındaki haber ve köşe yazılarını okumak isterseniz TIKLAYIN

- Köşe yazılarını okumak isterseniz TIKLAYIN

- Ekipmanlarını görmek isterseniz TIKLAYIN

Yalçın Çakır Sürekli Basın Kartı sahibidir. Merkezi İstanbul'da bulunan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Çağdaş Gazeteciler Derneği üyesidir. Muğla Büyükşehir Gazeteciler Derneği (Cemiyeti) üyesidir.

Soma maden faciası, Yalçın Çakır canlı yayın, arşiv - 48 Haber Ajansı

Soma maden faciası, Yalçın Çakır canlı yayın, arşiv - 48 Haber Ajansı

Yalçın Çakır'ın web sitelerinin adresleri sayfanın altında ve iletişim sayfalarımızda mevcuttur... Takip ederseniz seviniriz.

Etkinlik Takvimi

TEK TIKLA TÜM MUĞLA - İlçe ilçe Muğla'daki etkinlikler. Konser, sergi, söyleşi, yarışma, spor, tiyatro, panel, anma, eylem, toplantı, sinema, imza günü, festival, kutlama vd... MUĞLA ETKİNLİK TAKVİMİ. TIKLA

 

Muğla Yemekleri Tarifleri

TAGS;

Kim Kimdir?

Kim Kimdir Yalçın Çakır

Who is Who